Antakya Kırkyama Kadın Dayanışması Derneği üyeleri, kadın cinayetleri işlendikten sonra cinayetin işleniş biçiminin konuşulmasını değil, kadın cinayetlerinin önlenmesi için gerekli adımların atılmasını talep ediyoruz diyerek, giderek artan kadın cinayetleri ile ilgi bir basın açıklaması yaptılar.
Hiç.ir kadın isteyerek ölmedi, ölmüyor. Biz kadınlar yaşamak istiyoruz” diye haykıran Antakya Kırkyama Kadın Dayanışması Derneği üyeleri yaptıkları basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Kadın cinayetleri, erkek egemen sistem tarafından sistematik olarak işlenmeye devam etmektedir. Son bir hafta içinde:
Kırıkkale’de Emine Bulut, boşandığı eşi Fedai Baran tarafından on yaşında kızının gözü önünde bağazı kesilerek öldürüldü.
Konya’da Tuba Erkol, uzaklaştırma kararı almış olan eşi tarafından çocukları önünde yirmi kez biçaklanarak öldürüldü,
Ağrı’da Emine Nuyan, ayrı yaşadığı eşi Özkan Nüyan tarafından öldürüldü.
Samsun’da Hasan Beykoz eşini ve kızını öldürdü.
Evet, Emine Bulut, “ Ölmek istemiyorum!” dedi. Çocuğu, “Anne, lütfen ölme!” dedi. Biliyoruz ki hiçbir kadın isteyerek ölmüyor. Hiçbir çocuk, annesinin öldürülmesini istemiyor. Belki bu görüntüleri gördüğümüz için bu kadar tepki gösterdik. Ancak nasıl öldürüldüğünü görmediğimiz, duymadığımız hatta öldürüldüğünü bile bilmediğimiz binlerce kadın vardır.Emine Bulut’un bu çığlığı öldürülen bütün kadınların çığlıdır aslında.
Biz kadınlar, kadın cinayetleri işlendikten sonra cinayetin işleniş biçiminin konuşulmasını değil, kadın cinayetlerinin önlenmesi için gerekli adımların atılmasını talep ediyoruz. Tam da bu yüzden erkek şiddetini önleyen yasaların, 6284 sayılı kanunun, İstanbul Sözleşmesi’nin, kadınları koruyan mekanizmaların tam anlamıyla uygulanmasını istiyoruz.
11 Mayıs 2011’de imzaya açilan ve 2014’te yürürlüğe giren Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi, diğer adıyla İstanbul Sözleşmesi, kadınlara karşı şiddetle mücadelede en kapsamlı sözleşmedir. Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve son olarak, kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi sözleşmenin dayandığı dört temel ilkeyi oluşturuyor. Kadına yönelik şiddete karşı insan hakları temelli bir sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi, yalnızca cezalandırma ya da cezasızlığı ortadan kaldırma ile değil, kadınların korkmadan, güven içerisinde, şiddetten uzak ve ayrımcılığa uğramadan yaşamasına ve maruz bırakıldıkları şiddet için tazmin edilmelerine de olanak sağlıyor.
Kadınlar her gün öldürülüyor tacize ve tacavüze uğruyor failleri ise ya ceza indiriminden faydalanıyor ya da serbest bırakılıyor. Kadınlar suçlu gösterilmeye çalışılıyor. Bütün bunların yanında bir de haklarımız elimizden alınmak isteniyor. Kadınlar boşanmasın diye “zorunlu arabuluculuk” getiriliyor, “İstanbul Sözleşmesi feshedilsin” sesleri yükseliyor.
İstanbul Sözleşmesi asla feshedilemez! Feshedilmemeli! Çünkü; İstanbul Sözleşmesi Hayat Kurtarır! İstanbul Sözleşmesi Cinsiyet Temelli Şiddete Maruz Bırakılan Herkesin Güvencisidir! İstanbul Sözleşmesi Kadını Şiddetten korur! İstanbul Sözleşmesi Yaşama Hakkının Güvencesidir! İstanbul Sözleşmesi Kadına Kadın Olduğu İçin Ayırımcılık Yapılmasını Engeller! Çocuk Tacizcilerinin Kol Gezdiği Bir Ülkede İstanbul Sözleşmesinin Uygulanması Şarttır! İstanbul Sözleşmesi Devletlerin, Şiddeti Önleme Ve Şiddete Karşı Koruma İçin Verdiği Sözdür! Cinsiyet Temelli Şiddete Karşı Sigortamız Olan İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz!
Biz kadınlar, sistemin bize dayattığı taciz, tecavüz ve bu katliam kültürüne karşı mücadelemizi sonuna kadar devem ettireceğiz! Bütün kadın cinayetlerinin hesabını soracağız!”.
News
