İstanbul Depremi Sonrası TSK Tartışması Yeniden Gündemde
25 Nisan'da İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, afet sonrası müdahale süreçlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) rolünü bir kez daha tartışmaya açtı. Eski askeri yetkili Yıldırım Kara, TSK’nın arama-kurtarma faaliyetlerinde yeniden başat aktör haline getirilmesi gerektiğini vurgularken, 6 Şubat depremleri sürecinde TSK’dan neden yeterli ölçüde faydalanılmadığının kamuoyuna açıklanmasını istedi.
"TSK’nın Katılımı Engellendi mi?"
Yıldırım Kara, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirler Hakkında Kanun'un 7. maddesine dikkat çekerek, valilerin ve kaymakamların afet durumunda TSK’dan yardım talep edebileceğini ancak 6 Şubat’ta bu yetkinin neden kullanılmadığının belirsiz olduğunu belirtti. Kara, "Valiler ve diğer mülki idare amirleri TSK’dan yardım istedi mi? Yardım talebi engellendi mi? Yoksa doğrudan yardım alınmaması yönünde bir talimat mı verildi? Bu soruların yanıt bulması gerekiyor," ifadelerini kullandı.
"TSK’nın afet kabiliyeti yüksek. Bu kapasitenin kullanılmaması can kaybını artırmıştır."
AFAD ve TSK Arasında Eşgüdüm Eksikliği Vurgulandı
Kara, Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında hazırlanan 5211 sayılı yönetmeliğe işaret ederek, Milli Savunma Bakanlığı ve TSK’nın afet planlamalarında yeterince ön planda olmadığını söyledi. TAMP kapsamında oluşturulan çalışma gruplarında TSK'nın ana çözüm ortağı olarak yer almaması eleştirildi.
“EMASYA protokolü ve geçmiş uygulamalar, TSK’nın afetlere müdahaledeki tecrübesini ortaya koymuştur.”
“Deprem Siyaset Üstü Görülmeli”
Kara, geçmişte olduğu gibi TSK’nın yeniden aktif rol üstlenmesi gerektiğini, bunun için de yasal çerçevenin güçlendirilmesi ve siyasi çekincelerden uzak durulması gerektiğini ifade etti. “Darbe korkusu uğruna belki de binlerce insanımızı kaybettik” diyen Kara, gelecekte benzer hataların yaşanmaması için tüm kurumların eşgüdüm içinde çalışması gerektiğini vurguladı.
