DOLAR 32,3021 -0.16%
EURO 34,8050 -0.04%
ALTIN 2.410,390,72
BITCOIN %
Hatay

PARÇALI BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Canan Gül

Canan Gül

02 Aralık 2023 Cumartesi

Seçim Zamanı Gelenler, Depremden Hemen Sonra Neredeydi?

1

BEĞENDİM

ABONE OL

“Siyasiler seçim dönemi yaklaşınca meydana iner, bizi dinler, oy ister ve sonrasında seçim biter gider… Unutuluruz, yok sayılırız. Ta ki bir sonraki seçim dönemine kadar!”Günümüz Türkiye’sinde maalesef siyasilere karşı yaklaşım tam da bu şekildedir.

YIKIK DÖKÜK HATAY’IN ISSIZ İLÇELERİ BAŞKANLARINI BELİRLİYECEK

Yerel bir seçime doğru gidiyoruz. Asrın felaketinin yıl dönümü ardından belediye başkanları seçilecek. Normalleşemeyen Hatay’ın ıssız, kimsesiz ilçeleri Belediye başkanlarını belirlenecek. Adaylar çok tanıdık, Adaylar içimizden.

SİYASETİNİZ “HATAY” YARARINA OLSUN!

Tanıyamadığımız kaybolduğumuz mahallelerimizde seçim sandıklarına gideceğiz. Çoğu siyasi isme tepkilerde var elbette. Ama umut eden Hataylılar bekleyişini de kaybetmedi. Seçim döneminde değil, yaşamın her alanında siyasi temsilcilerini yanlarında görmek istiyorlar. Bu her zaman öyleydi fakat çoğu yerde gerçekleşemedi.

ACILAR DİNMEDİ

Tarihin en kara gününden sonra enkazdan gelen seslerin unutulmayacağı bir hayata mahkûm edilmiş insanlar, canlarını, malını, varını, yoğunu kaybetmiş durumdayken siyaseti ve seçimi düşünmüyor artık!Gerçekçi olalım. Samimi olalım! İnsanlar umudunu yitirmeden yaşamak denirse toparlanma telaşı içerisinde hayata tutunmaya çalışıyor.Vatandaşların sesini sizlere iletmek isteriz. Yorumlar ise tam olarak şu şekilde; “Seçim döneminde dağları taşları aşıp gelirdiniz, deprem zamanı neredeydiniz!Biz bu kadar yalnız ve çaresiz miydik?Göç ettik yerimizden yurdumuzdan olduk. Depremden kendi çabalarımızla çıktık. Çocuklarımız enkaz altında can verdi. Ailemizi, evlatlarımızı toprağa verip bilmediğimiz yerlerde bilmediğimiz şartlarda yaşar olduk. Yağmur yağdı su baskınlarıyla uğraştık. Kar kış oldu sıralarda su bekledik. Elektrikler kesildi üşüdük. Sığınacak bir çatımız yoktu aç yattık. Çadırdan konteynerlere mahkûm olduk. Çok şükür dedik canımız sağ. Ama evimiz dediğimiz Hatay’ımız yok oldu kimse sesimizi duymadı, duyuramadık. Gündem hemen değişti. Hala belirsizlik içerisindeyiz. Bundan sonra ne yapacağımızı bilmiyoruz.”

DENGELER ÇOK KARMAŞIK

Şehir içinde veya şehir dışında olan her bir vatandaş mağdur durumdayken yaşanılanların unutulmadığı bir seçim dönemine daha gidiliyor. Kazanan kim olursa olsun vatandaşların beklentisi çok ve durum çok hassas. Artık siyasi parti ayrımı yapılmaksızın yorum yapan insanlar dertlerinin anlaşılmasını istiyor.Dengeler çok karmaşık, bu nedenle siyasilerin işi epey zor. İktidarı, muhalefeti için Adaylar konusunda kesin ve net bir yorum yapmak zor fakat Hatay söz konusu olunca durumun çok hassas olduğunu söyleyebiliriz. Siyasilerin bu nedenle Hatay’ın geleceğine dönük Hataylıların düşünüldüğü bir tablo için çabalaması elzem olacaktır.

Devamını Oku

VARINIZ, YOĞUNUZ HATAY OLSUN!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Başlıktan da anlaşılacağı üzere pandemi savaş derken birçok sorunla karşı karşıya gelen Hatay

Hak ettiği değeri almak istiyor.

Seslenişimiz, sadece siyasilere değil elbet.

Seslenişimiz herkesedir!

Hatay için Birlikte, siyasi parti gözetmeksizin çaba gösterilmelidir.

***

Burası Hatay!

İyi insanların örnek olduğu şehir…

İçten bir gülümseme,

Bir günaydın,

Başarısızlıklarını görmezden gelip sana destek olan bakışlar,

Miniklerin sesleriyle yankılanan tarihi sokak araları,

Kendilerini ikinci plana atıp çocuklarıyla ilgilenen emekçi anne ve babaların var olduğu şehir.

Burası Hatay!

Sevginin, saygının

İyiliklerle hala bir şeylerin var olduğunu gösteren,

Yardım elinin her daim uzatıldığı

Şehir…

***

Efsanelere göre,

Makendonya kralı Büyük İskender’in ölümünden sonra, O’nun şöhretli generallerinden Antiokos oğlu Selefkos, bir devlet kurmak üzere, bugünkü Hatay iline gelmiş.

Devletin başkenti için münasip bir yer aramaya başlamış,

Derler ki,

Her taraf güzeldi,

Bir türlü karar verilemedi,

Zeus’e dua etti ve bir mucizeyle şehrin yeri seçildi.

Milattan önce 300 yılının mayıs ayında şehir törenle halka açıldı.

Selefkos bu yeni şehre, babasının adına izafeten Antiohia dedi.

Burası Hatay!

Habibi Neccar’ıyla, Harbiye’si, Aziz Simon Manastırı, St. Pierre Kilisesi, Aziz Pavlus Ortodoks Kilisesi Arkeolojik değerleriyle, Asi Nehri ve Vakıflı’sı, Titus’u, Bakras Kalesi’yle, Beşikli mağarası, Demir köprüsüyle, Affan’ı ve Samandağ’ı sayılamayacak kadar çok değeri ve değerli insanlarıyla burası Hatay…

Yazık etmeyin sahip çıkın bu güzel ve iyi insanlarla bezeli şehre,

Artık hak ettiği yere gelmeli, insanlarının etkilendiği açıklamalar ve çekişmelerden kaçınılmalı.

Nedir alıp verilemeyen!

Problem ne?

Derdiniz, varınız, yoğunuz Hatay olsun!

Hatay, yoğun bakım döşeğindeyken fişini çekmek çözüm değildir.

İyi insanların enerjisini etkilemeyin, iyi insanların iyiliklerle anılmasını sağlayın

Sağlayın ki;

İnsanlar sorunlarla değil bilimle, eğitimle, sanatla uğraşabilsin…

Devamını Oku

Sıra Bize Geldiğinde…

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Günümüz insanlığının en temel sorunu robotlaşmış hayat sistemidir.

“Bakalım Gündemimizde Neler Varmış” cümlesi içerisinde gizlenen onca soruyu sonlandırarak sisteme ayak uydurup gereğini yerine getiren hayatların tam merkezindeyiz!

Evet;

Hepimiz aynı sistemin içerisinde yaşamımızı sürdürüyoruz.

Fakat 20. yy. içerisinde insanların sadece üç temel sorunu vardı.

Kıtlık, salgın ve savaşlar…

Tabi ki Teknolojiyle birlikte sorunlarımız da değişti.

Mesela çok tanrılı dönemde insanlar salgın hastalıklar söz konusu olduğunda dualarını eksik etmezmiş.

Açlık ve şiddet beraberinde katliamları da getirirmiş.

Ve sonucu elbette göçler olmuş…

***

Yani anlaşıldığı gibi dönemler farklı olsa da insanlar ve yaşatılan şiddetin sonuçları hep aynı oluş.

Göçler!

Şiddetten bahsedip duruyoruz ya hani

Sonu hep felaket olan;

Savaşlarla birlikte hayatları yok eden o ruhsal problemin yansıması

Şiddet…

Teknolojiyle milyonlarca insanı yok edebilen ve bundan dolayı da güçlü olduğun u zanneden sözde insan fakat sadece “mahluk” olan canlıların dönemi!

***

İşte tam da bu noktada böyle bir hayat düzenine ayak uydurarak gündelik programlarını yerine getirmeye çalışan insanların sayısı küçümsenmeyecek boyuttadır. Öyle ki hepimiz aynı şekilde düzen, plan ve program içerisindeyiz.

HEPİMİZ GÜNÜ KURTARMA TELAŞINDAYIZ!

Günümüzde ekonomik, askeri, savaş vs. krizleri gibi etkenlerle boğuşan toplumlarda da görüyoruz ki insanlar geçim sıkıntısı nedeniyle “Bana Dokunmayan Bin Yaşasın” düşüncesi içerisindedir.

Bazılarımız bu kadar şanslı olmuyor tabi ki!

***

Sevgili okurlarım;

Sarı öküz hikâyesini bilenlerimiz vardır. “O Sarı Öküzü Vermeyecektik” denilen hani…

Fakat ben başka hikâyeden de örnek vermek istiyorum.

Martin Niemöller’in çok anlamlı o sözleriyle sonlandırdığım satırlarımda mesajım umarım yerine ulaşacaktır…

1892-1984 yılları arasında yaşamış alman rahip. Yahudilere karşı soykırıma karşı olmamış ve daha sonra pişmanlığını dile getirmiş bir şahsiyettir. “susma sustukça sıra sana gelecek” içerikli bir ünlü bir anlatımı vardır ki belirtmek lazım.

“Naziler önce komünistler için geldiler, bir şey demedim çünkü komünist değildim.

Sonra Yahudiler için geldiler ve bir şey demedim çünkü Yahudi değildim.

Sonra sendikacılar için geldiler ve bir şey demedim çünkü sendikacı değildim.

Sonra Katolikler için geldiler ve bir şey demedim çünkü katolik değildim.

Ve

Sonra benim için geldiklerinde ise

Çevremde benim için bir şeyler diyecek kimse kalmamıştı”

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.