Sednaya Hapishanesi, Şam’ın kuzeyinde yer alan ve Esad rejiminin işkenceleriyle özdeşleşmiş bu cezaevi, adeta bir mezbahaya dönüşmüştü. Rejim karşıtı güçler, hapishaneye ait haritaları inceleyerek, binanın yapısını çözmeye çalışıyor ve her bir duvarın ardında saklanan korkunç sırları ortaya çıkarmaya devam ediyor.

TBMM'den Onay! Borçlar İçin Dev Kredi: Bütün Borçlar Silinecek
TBMM'den Onay! Borçlar İçin Dev Kredi: Bütün Borçlar Silinecek
İçeriği Görüntüle

Sednaya, sadece bir cezaevi değil, yıllarca insanların akıl sağlığını kaybettikleri, kimliklerini unuttukları ve yaşamla bağlarını kopardıkları bir "işkence fabrikası"na dönüştü. Burada, alt katlardaki karanlık hücrelerde esir edilen binlerce kişi, asla gün ışığına çıkmadı. Çoğu, akıllı telefonları bile bilmeyecek kadar uzun süre yeraltında hapis kaldı. Birçoğu ise işkenceler sonucu kimliklerini bile hatırlayamıyor, sadece hayatta kalmak için mücadele ediyor.

Bu korkunç hapishanede mahkumlar, Esad'ın özel işkence makinelerinde öldürülüp, "demir infaz presi" olarak bilinen korkunç bir cihazla ezilip, tıpkı kağıt gibi şekillendirilip, dışarıya atılıyordu. Cesetlerin tortuları, gizli bir torbada dışarıya taşınıyor ve hapishanenin çevresindeki büyük toplu mezarlara gömülüyordu. Sednaya'nın derinliklerinde, hâlâ elektriklerin kesildiği ve şifreli kapıların açılmadığı hücrelerde bazı mahkumların yaşam mücadelesi devam ediyor.

İşkence ve Tecavüz: Kadın Mahkumların Korkunç Hikayeleri

Sednaya'da yaşananların en korkunç yanlarından biri de kadın mahkumların sistematik şekilde tecavüze uğramasıydı. Çocuklarıyla birlikte hapis tutulan kadınların büyük bir kısmı, bu karanlık zindanda bir daha asla özgürlüğüne kavuşamayacaklarını düşündü. İnsanlık dışı işkencelere uğramış bu kadınlar, hâlâ, 2000 yılında ölen Hafız Esad yönetimindeki bir Suriye'de yaşıyor gibi düşünüyorlar.

Birçok mahkum, Sednaya’dan kurtulduklarında hala geçmişe dair hiçbir şey hatırlamıyor. Onlar, zamanla kaybolmuş, unutulmuş hayaletler gibi. Korkunç işkencelerin izleri, akıl sağlığını kaybeden mahkumlar arasında görünürken, Sednaya’nın zindanlarında bir başka dehşet daha ortaya çıkıyor: Çok büyük toplu mezarlar. Bu mezarlarda kimlerin yattığı ise henüz tespit edilememiş durumda.

"Burası İnsan Yapımı Bir Yer Değil"

Sednaya Hapishanesi’ni geride bırakan kurtulan bir kişi, bu yerin adeta “şeytan tarafından inşa edilmiş gibi” olduğunu söylüyor. O, Nazi toplama kamplarından, Irak’taki cezaevlerinden ya da Güney Amerika’nın en korkunç zindanlarından çok daha farklı bir yer olduğuna inanıyor. Bu zindanın içindeki her şeyin, sadece işkence ve ölümle özdeşleşmiş bir sistemin parçası olduğunu anlatıyor.

Şu an, Sednaya’da hâlâ bazı mahkumların esaretinin devam ettiğini ve binanın derinliklerine inebilmek için büyük bir çaba sarf edildiğini belirten muhalif güçler, geçmişte yaşananların acı ve trajedisini tüm dünyaya duyurmayı amaçlıyor.

Sednaya, bir hapishane değil, insanlık dışı işkencelerin uygulandığı bir mezbahaydı. Ve burada yaşananların gerçekleri, insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olarak kayda geçecek.

Kaynak: Haber Merkezi