“Nerede o eski bayramlar?”
Depremin yaraları hâlâ sarılamamışken, birçok aile konteynerlerde, geçici barınma alanlarında ya da hâlâ yıkık sokaklarda bayram geçiriyor. Antakya’nın dar sokaklarından Defne’nin sessiz mahallelerine kadar bu bayram da buruk ve sessiz geçiyor.
Komşuluk öldü, kahve cezvede kaldı
Bir zamanlar sabah kahvelerinin dumanı yükselirdi kapı önlerinden. Tatlılar tepsi tepsi paylaşılır, en az üç ev dolaşılmadan bayram tamam sayılmazdı. Şimdi ise sokaklar boş, kapılar kapalı, gelen giden yok.
Çocuklar artık şeker değil, ekran istiyor
Şeker toplamak için sabah ezanıyla uyanan çocukların yerini, bayramı telefon başında geçiren nesiller aldı. Ne şeker sepeti kaldı elde, ne de bayram harçlığı heyecanı gözlerde.
Mezarlıklar doluyor, gönüller boşalıyor
Bayram sabahı yapılan toplu mezarlık ziyaretleri her yıl daha kalabalık ama daha sessiz. Her gidişte yeni bir mezar, her duada eksilen bir yüz var artık. Bayramda ev ziyaretlerinden çok mezarlıklara gidiliyor, çünkü çoğu artık orada.
📌 Hatay’da bayram sadece bir takvim günü değil, geçmişe özlem ve bugüne sitemle geçen bir duygu artık.
Bu bayram, bir kez daha içimizde aynı ses yankılanıyor:
“Neredesin eski bayramlar?”