Uzun bir süredir Filistin'e yaptığı saldırılarn ardından dün itibariyle İran'a da saldırı başlatan İsrail'in bu süreçteki planları ve güç birlikleri gündeme bomba gibi düştü. Bundan sonra neler planlanıyor? neler yapılacak?

Siyonist ideolojide süregelen “Arz-ı Mevud” yani “vadedilmiş topraklar” kavramı, yalnızca İsrail–Filistin eksenini aşarak bölgesel bir tartışmaya dönüşüyor. Aşırı sağ akımların yükselişiyle birlikte bu söylem, Türkiye – özellikle Hatay bölgesi – gündeme taşınıyor.


Arz-ı Mevud Nedir?

Tarihsel ve Dini Temeller
Söz konusu kavram, İncil ve Tevrat'taki kutsal metinlere dayanan ideolojik bir toprak iddiasını ifade ediyor. İsrail kurulmadan önce de Filistin sahasında “Yahudilere Tanrı tarafından vadedilen topraklar” söylemi yaygın bir motivasyon kaynağıydı. Özellikle ultra-Ortodoks çevreler, bu dini söylemle tarihi toprak haklarını vurguladılar.

Siyasal Boyutlar ve Aşırı Sağ’ın Güçlenmesi
Bugün İsrail’de aşırı sağcı grupların, özellikle Kahanistler ve Gush Emunim gibi örgütlerin etkisiyle bu söylem daha güçlü şekilde sahnede. Toprak genişlemesi iddiaları sadece koruma mantığıyla sınırlı değil; bazılarının görüşüne göre Türkiye’nin bir kısmı dahil eden daha kapsamlı bir yorum da mevcut.


Hatay Gerçeği: Türkiye Sınırları Tehditte mi?

Enoryel ve Makro Sınır Tartışmaları
En yaygın iddialar arasında, Kitab-ı Mukaddes sınırları referans alınarak İsrail’in Sina’dan Türkiye’nin doğusuna kadar uzanan bir harita hayali olduğu yer alıyor. İsrailli entelektüel Israel Shahak’ın “Yahudi Tarihi, Yahudi Dini” adlı eserinde şöyle yazıyor:

“En geniş kapsamlı anlatımlarda … Türkiye’nin büyük kısmı (Van Gölü’ne kadar) ve batıda Kıbrıs…”

Bu, yalnızca bir dini söylem değil; İsrail askerî eğitimlerinde referans alınan bir vizyon haline gelmiş durumda.

Ben‑Gurion’un Sınır Yorumu
Orta seviyedeki yorumlarda ise sınırlar Humus enlemine kadar indirgeniyor. Bu yaklaşım, mevcut politik dengelere göre daha az geniş kapsamlı bir vizyon sunuyor. Yine de her iki yorum da Türkiye topraklarına en azından sembolik olarak gönderme yapıyor. Bu tür sınırlar, tahmini olarak minimal veya maksimal olarak sınıflandırılıyor.


Hatay Bu İddiaların Neresinde?

Stratejik ve İdeolojik Açıklık
Bu harita iddiaları Türkiye bağlamında doğrudan Hatay sınırlarına yönelik bir istilayı değil, sembolik ve ideolojik bir genişlemeyi işaret ediyor. Ancak Hatay’ın stratejik önemi, bu söylemlerin provokatif etkisini artırıyor. Bölge, tarih boyunca birçok medeniyet tarafından hedeflenmiş, çok kültürlü yapısıyla simgesel bir anlam taşıyor.

Türkiye–İsrail İlişkilerine Etkisi
Mevcut dönemde bu mesajlar, iki ülke ilişkilerini gerginleştiren sinyaller olarak değerlendirilebilir. Resmi söylemde henüz somut bir tehdidin varlığından söz edilmemekle birlikte, sivil toplum ve milliyetçi çevrelerde “yavru vatan” benzeri bir söylemle karşılık bulabiliyor.


Ne Değişti ve Neden Şimdi?

  1. Aşırı Sağ Popülaritesindeki Artış

    • 1967 sonrası süreçte dindar ve milliyetçi ideolojiler yükselişe geçti. Gush Emunim, Kahanistler gibi gruplar askerî eğitimlerden entelektüel tartışmalara kadar geniş katılım sağladı.

  2. Dini–Siyasal Motivasyondaki Güçlenme

    • Şahak gibi eleştirmenler, İsrail siyasetine ideolojik nüfuzun düne göre kayda değer şekilde arttığını vurguluyor:

      “Yahudi ideolojisine dayalı politikaların benimsenmesini… rasyonel mülahazalar daha az yönlendirmeye başladı.”

  3. Jeopolitik Gerginlikler

    • Filistin, İran operasyonları ve bölgesel güvenlik endişeleri ortamında bu tür söylemler stratejik olarak zemin bulabiliyor.

  • Resmi Açıklamalar: Şu aşamada Türkiye–Hatay topraklarına yönelik doğrudan bir tehdit yansıması yok. İddiaların büyük kısmı ideolojik ve sembolik nitelikte.

  • Sivil Tepkiler: Toplumda cepheleşmeyi körükleyebilir; özellikle milliyetçi gruplar tarafından jeopolitik tehdit olarak algılanabilir.

  • Dış Politika Koruması: Türkiye'nin resmi tutumu, ulusal sınırların ve toprak bütünlüğünün savunulması yönünde net ifadeler içeriyor.

    Humus’ta Azınlıklara Saldırı:BM Harekete Geçmeli
    Humus’ta Azınlıklara Saldırı:BM Harekete Geçmeli
    İçeriği Görüntüle

Bu iddialar, dini–tarihi temelli bir genişleme ideolojisinin göstergesi. Somut askerî tehditten çok ideolojik bir gündem yaratıyor. Fakat kamuoyunu ve diplomasiyi etkileme potansiyeli yüksek.

Muhabir: Haber Merkezi