İSTANBUL (AA) - 'Telli Turnam', 'Yitmeyin Yıllar', 'Dağlar', 'Bende Konaklar' gibi birçok esere ses veren Türk halk müziği sanatçısı Ömer Çelik, 'İnsanlığın dünya üzerinde yaşadığı bütün duyguların karşılık bulduğu sesler, 7 tane nota. Bu ilahi bir şey, bunu başka türlü izah edemezsiniz. Yani o 7 tane notanın karşılık bulmayacağı kalp veya ruh yok.' dedi.
Uzun yıllar radyo programı da yapan Çelik, sanat hayatına, yeni çalışmalarına ve türkülerin halk kültüründeki yerine ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Çelik, 1993'te radyo programı yapmaya başladığını ancak sanat çalışmalarına da devam ettiğini belirterek, o yıllarda radyoyu daha çok sevdiğini, insanlarla buluşmanın, yaşadıklarını, duygularını, onların yaşamlarını, hissettiklerini aktarmanın daha cazip, güzel geldiğini söyledi.
Radyo programcılığını terapi gibi gördüğünü anlatan Çelik, '2000'de 'Hüzün Türküleri' albümünü yaptık. 2005'te, 13 şarkıdan oluşan bir albüm çalışması yaptık ama onu sadece kendi radyo programlarımda çaldım, piyasaya çıkarmadık. 2005'ten bu tarafa da çok değerli dostlarımın, arkadaşlarımın sözlerini yazıp bestesini yaptığı üçlü bir çalışma oldu. O eserlerin bestekarı arkadaşıma hediye olsun, kendimize hatıra kalsın diye yaptığımız çalışmaydı.' ifadelerini kullandı.
Ömer Çelik, 2025'te bir arkadaşının önerisiyle yeni projeye başladıklarını ve 2 eserlik bir çalışma yaptıklarını, yakın bir tarihte ikinci eseri de müzikseverlerle buluşturacaklarını belirtti.
Repertuvar yaparken çok hassas düşünmeye çalıştığını dile getiren Çelik, 'Bir türkü, bir ezgi ile başlayalım istedik ve 'Yine Gam Yükünün Kervanı Geldi' diye çok bilinen, sevilen bir türkünün çalışmasını yaptık. Şimdi Ömer Çelik yorumuyla dostlarla onu buluşturduk. Belki birçok sanatçı arkadaşımız bu türküyü okudu ama bir de Ömer Çelik yorumuyla dinlesinler. Kendi yorumumuzu, ses rengimizi, yüreğimizi ortaya koymaya çalıştık bu eserde.' diye konuştu.
Çelik, eseri yorumlayan diğer sanatçılar arasında son derece başarılı, güzel altyapılarla sunanların olduğunu söyleyerek, 'Böyle bir şeye yeni bir aranje, yorum katmak, insanlara bunu sevdirmek öyle kolay değil. Ama Ömer Çelik yorumunun farklı olacağını düşündüm. Her sanatçının kendine has bir ses tonu, yorum şekli vardır. Ben de kendi farkımı ortaya koymaya çalıştım.' dedi.
'Yıllarca bu türküleri bir kenara atmıştık'
Müziğin hayatındaki önemine değinen Çelik, şunları kaydetti:
'Allah insanları yaratırken hemen herkese kendince bir kabiliyet vermiş. Her insanın kendisine has, özel bir şeyi vardır. Ben de Rabb'imin bana bu sanat kabiliyetini boşa vermediğini düşünüyorum. Elbet bunu soracak. Değerli bir hocam yıllar önce yakamdan tutmuş, 'Sen bu kabiliyeti, sanatı Allah'ın sana boşa mı verdiğini sanıyorsun?' demişti. Ben o dönem biraz küskün bir haldeydim sanata karşı. Sazımı elime almıyordum. Günah, yanlış bir şey yapıyormuşuz gibi geliyordu, öyle yetiştirilmiştik. Sonradan düşündüm, 'Evet.' dedim. Ben kimseden ders almadım. Başlangıçta ne bir hocam oldu ne bir okula gittim ne de bir eğitim aldım. Tamamen kendi kendime çözmeye çalışarak müziği keşfettim. O zaman bunun altında bir hikmet vardır. Allahuteala bunu vermemiş olsa, yıllarca hocalardan ders alsın, sanatla, müzikle barışık olamaz ya da müzik yapamaz. O yüzden doğuştan verilen bir özellik bu. Onun için de sanat, müzik, Ömer Çelik'in ayakta durma sebebi, ilacı. Bütün duygularımı sazımla, sözümle paylaşıyorum. Sanatın, müziğin, bütün müzisyenlerdeki karşılığı bence böyledir.'
Çelik, 'İnsanların duygularını dile getiren bir şey yapıyoruz. Acıları, hüzünleri, mutlu günleri bir şekilde bu tellerden ya da nefesli sazlardan, insanlığa duyuruyoruz. İnsanlığın dünya üzerinde yaşadığı bütün duyguların karşılık bulduğu sesler, 7 tane nota. Bu ilahi bir şey, bunu başka türlü izah edemezsiniz. Yani o 7 tane notanın karşılık bulmayacağı kalp veya ruh yok.' ifadelerini kullandı.
Sanatçı, 'Bahçevanlar' adlı radyo programının da yeniden başlayacağını belirterek, 'Yıllarca biz bu türküleri bir kenara atmıştık. Bunları okumamız bize yanlış geliyordu. Halbuki bu türküler, bu topraklar üzerinde yaşadığımız, geçmişimizin, atamızın, ceddimizin yaşadığı gerçekler. Sanat böyle bir şey.' dedi.
'İnsanların acı çekmesi, zulüm görmesi inancımıza yakışmaz'
Güncel ya da popüler bir türkünün kendisine çok yakışmadığını düşündüğünü anlatan Çelik, 'Öyle bir şey yapmalıyım ki okuduğum türküde, ezgide, şarkıda bir anlam olmalı. Dinleyen kişi o sözleri takip ettiğinde kendinde bir şey bulmalı. Kendi adıma, bütün albümlerimde okuduğum türkü dahi olsa, o türkülerde bile bir içerik, mesaj, anlatım olsun arzu ediyorum. Yoksa popüler kültürü düşünerek müzik yapmayı hiç istemedim. Bundan sonra da zaten öyle bir şey düşünmem de yapmam da.' diye konuştu.
Çelik, Filistin, Gazze ve birçok ülkede Müslümanların yaşadığı acılara dikkati çekerek, 'Biz sanatçı olarak bu konuda, yaşananlara duyarsız kalamayız.' dedi.
Yeni çalışmasında, sözü ve bestesi Taner Yüncüoğlu'na ait çok sevilen bir ezgiye yer vereceğini kaydeden Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
'Ben Allah'ımın, Rabb'imin bana verdiği bu kabiliyeti kullanarak bu yaşananları kalıcı hale getirmeye çalışırım. Belki bugün anlaşılmaz ama bundan 50 sene sonra insanlar dinlediğinde, 'Geçmişte böyle bir şey yaşanmış.' diyebilecekleri gerçekçi eserler okumaya çalışıyorum. Günümüzü de yaşananları da görmemezlikten gelmiyoruz, gelemeyiz de. Çünkü biz insanız. Hangi din, ırk, milletten olursa olsun insanların acı çekmesi, zulüm görmesi bize, bizim inancımıza yakışmaz. Biz, Müslümanlar olarak bütün dünya insanlığı gerçeği bulsun, güzellikle yaşasın, güzel bir dünyada yaşayalım arzusundayız, isteğindeyiz. Bunun için bana düşeni kendimce yapmaya çalışıyorum. Onların, duygularının dili olmaya çalışıyorum.'
Muhabir: Ömer Mirza Şeker




