PARİS (AA) - AA muhabiri, Fransız çimento firması Lafarge'ın yargılandığı 'tarihi' davada öne çıkan konuları derledi.
Le Monde gazetesinin ilk olarak 2016'da gündeme getirdiği Lafarge ödemelerinin Fransız istihbaratının bilgisi dahilinde yapıldığını kanıtlayan belgeleri Anadolu Ajansı (AA) 2021'de yayımladı.
Terör örgütünü finanse etme suçlamasıyla Paris Ceza Mahkemesinde görülen davanın süreci, uluslararası yolsuzlukla mücadele eden sivil toplum kuruluşu Sherpa, Berlin merkezli Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi (ECCHR) ve şirketin 11 eski Suriyeli çalışanının, 2016'da Lafarge hakkında 'terörü finanse etme' ve 'insanlığa karşı suçlara ortaklık' iddialarıyla yargıya başvurmasıyla başladı.
Suç duyurusunun ardından savcılık, 2017'de aralarında şirketin eski Üst Yöneticisi (CEO) Bruno Lafont'un da bulunduğu bazı üst düzey yöneticiler hakkında 'terör örgütüne finansman sağlama' suçlamasıyla soruşturma başlattı.
8 yıl süren soruşturmanın ardından Paris Ceza Mahkemesinde 4 Kasım'da Lafarge'ın yargılanma sürecine başlandı. Haftalarca devam eden duruşmaların ardından mahkeme süreci 19 Aralık'ta sona erdi.
Tüzel kişi sıfatıyla Lafarge ile firmanın 4 eski yöneticisi de dahil 8 kişinin 'terör örgütü finanse etmekten' yargılandığı davada, yargılama sürecinin merkezinde firmanın 2013-2014'te Suriye'deki iç savaş sırasında terör örgütü DEAŞ dahil farklı örgütlere yaptığı ödemeler ve firma ile Fransız istihbaratı arasındaki ilişki ağı yer aldı.
Yargılanan isimler arasında, Lafarge'ın eski CEO'su Bruno Lafont, firmanın Operasyonlardan Sorumlu eski Müdür Yardımcısı Christian Herrault, firmanın Suriye'deki yan kuruluşu Lafarge Çimento Suriye'nin (LCS) 2008-2014'teki eski CEO'su Bruno Pescheux, LCS'nin 2014-2016'deki eski CEO'su Frederic Jolibois, firmanın eski güvenlik personelleri Norveçli Jacob Waerness ve Ürdünlü Ahmad Al Jaloudi, firma ile bölgedeki silahlı örgütlere bağlı hammadde tedarikçileri arasında aracı olduğu iddia edilen Suriyeli Amro Talep ve Lafarge ile bölgedeki silahlı ve terör örgütleri arasında aracı olduğu iddia edilen Suriyeli sanık Firas Tlass bulunuyor.
Davadaki 'kilit' isimlerden Tlass'ın hiçbir duruşmaya katılmaması dikkati çekti.
Lafarge'ı 2016'da şikayet eden Sherpa, ECCHR ve firmanın eski Suriyeli çalışanları başta olmak üzere davada 12 dernek ve 325 kişi sivil taraf olarak hazır bulundu.
Firmaya yöneltilen suçlamaların başında, bölgedeki firma çalışanlarının terör örgütlerinin elindeki kontrol noktalarından geçebilmesi için 'güvenlik ödemeleri' adı altında, Tlass aracılığıyla bu örgütlere yapılan ödemeler geliyor.
Mahkemede, eski şirket yöneticileri ve avukatlarının, şirketin bölgedeki varlığını sürdürmek için terör örgütlerine 'haraç' verdiğine ve bu süreçte Fransız istihbaratıyla devamlı irtibatta olduklarına yönelik itirafları öne çıkan ifadeler arasında yer aldı.
Lafarge tarafının, Suriye'deki çimento fabrikasının faaliyetlerini mali sebeplerden ziyade, yerel çalışanların menfaati için sürdürdüklerine yönelik savunması ise mahkeme ve sivil tarafı ikna etmeye yetmedi.
Mahkemede konuşan firmanın Suriyeli eski çalışanları, meskenleri ve fabrika arasındaki güzergah üzerinde terör örgütlerinin elindeki kontrol noktalarından geçmek zorunda kalmalarının hayatlarını tehlikeye attığını ve örgütlerin bazı meslektaşlarını kaçırdığını dile getirdi.
Diğer yandan duruşmalarda Lafarge'ın eski CEO'su Lafont'un, terör örgütlerine defalarca sağlanan finansmandan haberdar olmadığını belirterek, kendisini 'Hiçbir zaman terör örgütlerine yapılan ödemelerden şüphelenmedim.' şeklinde savunması da dikkati çekti.
Lafont'un ifadelerinin aksine mahkemedeki sanıklardan firmanın o dönemki Operasyonlardan Sorumlu Müdür Yardımcısı Herrault, Lafont'un örgütlerle yapılan müzakerelerden haberdar olduğunu vurgulayarak 'Ona, müzakerelerin gerçekleştiğini söyledim.' dedi.
Herrault, bölgedeki terör örgütlerinin Lafarge'dan 'haraç' aldığını, bu ödemelerin geçici olmaktan çıkarak rutin bir hale büründüğünü anlattı.
Mahkeme, firma ve Fransız istihbaratı arasındaki ilişkilere odaklandıChristian Herrault'un avukatı Solange Doumic, mahkemede, firmanın Fransız istihbaratıyla olan ilişkilerini gündeme getirdi.
Doumic, Lafarge'ın eski Güvenlik Müdürü Jean-Claude Veillard ve Fransız İç İstihbarat Birimi (DGSI) arasında o dönem yapılan çok sayıda toplantıya dair kanıtların bulunduğunu dile getirdi.
Avukat Doumic'in müvekkilini savunduğu son duruşmadaki, 'Christian Herrault asla Fransa'nın sorumlu olduğunu söylemedi, o '(Fransız İstihbarat) birimler sorumlu' dedi.' ifadesi ise davada akıllarda kalan sözlerden oldu.
Lafarge'ın Suriye'deki yan kuruluşu LCS'nin eski CEO'su Jolibois da Orta Doğu'daki 3 Fransız Dış İstihbarat Birimi (DGSE) personeli ile iletişim halinde olduğunu aktararak 'Hatta eski çalışanları muhbir olarak işe almak için DGSE bana ulaştı.' dedi.
Kimliği gizli tutulan DGSI üyesi ile Fransa'daki Askeri İstihbarat Biriminin (DRM) eski Müdürü Christophe Gomart'ın tanıklık ettiği duruşmalar, davanın en ilgi gören duruşmaları oldu.
DGSI üyesi, birimlerinde kimsenin Lafarge ile iletişimi olmadığını savunarak 'DGSI, Lafarge çalışanlarından istihbarat talep etmedi.' şeklinde konuştu.
Gomart, görevde olduğu sırada Veillard ile bağları olduğunu kabul ederken, firmanın terör örgütlerine yaptığı ödemelerden haberdar olmadığını söyledi.
Veillard'ın DRM'ye aylık rapor ilettiğini doğrulayan Gomart, Lafarge'ın o dönem bilgi ileterek Fransa'ya hizmet sağlamış olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Gomart ayrıca, Suriye'deki iç savaş sırasında Lafarge'ın bölgede bilgi toplamak açısından ilgi çekici olduğunu da belirtti.
Veillard ise 2014'ün yazına kadar Lafarge'ın terör örgütlerine yaptığı ödemelerden haberdar olmadığını, öğrendikten sonra ise bunu da istihbarata bildirdiğini ifade etti.
İstihbarata firmanın talimatıyla değil, kendi isteğiyle bilgi verdiğinin altını çizen Veillard'ın, Fransız istihbaratına aktardığı bilgilerin 'altın madeni' teşkil ettiğini söylemesi ise akıllarda soru işaretine neden oldu.
Sanıklar hakkında 18 ay ile 8 yıl arası hapis cezası talebiFransa Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı (PNAT), 16 Aralık'ta sanıklar hakkında 18 ay ile 8 yıl arası hapis cezası talep etti.
PNAT'ın talepleri arasında, 8 sanık için 4 bin ile 225 bin avro arası değişen para cezaları, bazı sanıklar için ticari faaliyet yasağı ve mal varlıklarının bir kısmına el konulması yer aldı.
Savcılık, Lafarge'ın 1 milyon 125 bin avro para cezasına çarptırılmasını, firmanın yaklaşık 30 milyon avroya denk gelen mal varlığına kısmen el konulmasını ve mahkeme masraflarının tamamını ödemesini istedi.
Ayrıca terör örgütleri ile her türlü finansal ve ticari ilişkiyi yasaklayan Avrupa Birliğinin (AB) ambargosunu ihlal ettikleri gerekçesiyle firmanın eski 4 yöneticisi ve Lafarge için yaklaşık 4 milyon avro gümrük cezası verilmesi talep edildi.
Haftalarca süren davaya rağmen, Lafarge'ın Suriye'deki iç savaş sırasında farklı terör örgütlerinin yönetimindeki bölgelerde neden ısrarla faaliyetlerini yürüttüğü hala netlik kazanmadı.
Hakim Isabelle Prevost-Desprez'in başkanlık ettiği tarihi davada karar, 13 Nisan 2026'da açıklanacak.
'Firmalara büyük bir mesajın gönderilmesi önemli'Sherpa üyesi Anna Kiefer, davanın ardından AA muhabirine yaptığı açıklamada, dava sürecinde sanıkların, Suriye'deki çimento fabrikasının çalışmaya devam etmesi için örgütlere yapılan ödemelerdeki sorumluluklarını kabul etmeyi reddettiğini dile getirdi.
Kiefer, dava sürecinde farklı kanıtların ortaya çıktığını ve Suriyeli eski çalışanların mahkemeye gelerek kontrol noktalarında yaşadıklarını anlattığı anların önemli olduğunu kaydetti.
Savcılığın, sanıklar hakkında büyük cezalar talep ettiğine dikkati çeken Kiefer, 'Firmalara büyük bir mesajın gönderilmesi önemli.' dedi.
Kiefer, firmalara yurt dışındaki faaliyetlerinden sorumlu tutulabilecekleri mesajının verilmesinin önemine işaret etti.
Muhabir: Esra Taşkın




