AB’nin yeni yapılanmasında Türkiye, Cezayir, Libya ve Fas gibi ülkelerle değil, Gürcistan ve Moldova gibi AB aday ülkeleriyle birlikte değerlendirilecek. Ayrıca, Azerbaycan ve Ermenistan gibi AB potansiyeli taşıyan ülkelerle aynı birimde yer alacak.
Bu adım, AB’nin Türkiye’yi süreçten dışlamaya yönelik önceki girişimlerinden geri adım attığı şeklinde yorumlanıyor. Türkiye uzun süredir, aday ülkelerle eşit bir statüde değerlendirilmesi gerektiğini savunuyordu ve AB’nin bu değişikliği, Türkiye’nin genişleme sürecindeki önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Türkiye-AB İlişkilerinde Yeni Bir Sayfa Mı Açılıyor?
Uzun süredir tıkanan AB-Türkiye ilişkilerinde bu yeni düzenleme, süreci canlandırabilir. Türkiye, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, vize serbestisi ve mülteci mutabakatı gibi konularda AB ile daha verimli diyaloglar geliştirebilir.
AB Komisyonu’ndaki değişiklik de etkili oldu; eski Genişleme Komiseri Oliver Varhelyi’nin yerine gelen Marta Kos, Türkiye’yi ziyaret etmeye hazırlanıyor. Varhelyi, Türkiye’nin genişleme sürecini sahiplenmemişti. Kos’un göreve başlamasının ardından Türkiye ile yeni bir sayfa açılması umut ediliyor.
Zorluklar ve Fırsatlar Bir Arada
Bu gelişme, Türkiye’nin tam üyelik sürecine ivme kazandırabilir. Ancak, Gümrük Birliği, vize serbestisi, insan hakları ve demokrasi gibi alanlarda hâlâ ciddi görüş ayrılıkları mevcut. AB içindeki Fransa ve Yunanistan gibi ülkeler, Türkiye’nin tam üyelik sürecine mesafeli yaklaşırken, Almanya ve İtalya gibi ülkeler sürecin ilerletilmesini destekliyor.
Türkiye’nin yeniden genişleme sürecinin merkezinde yer alması, AB ile ilişkilerin yeniden şekillenmesi için önemli bir fırsat sunuyor. Ancak, AB’nin bundan sonraki tutumu, bu sürecin nasıl ilerleyeceğini belirleyecek.
Muhabir: Kenan Cengiz




