Hatay'da 4.2’lik Deprem Sonrası Okullar Boşaldı!
Hatay'da 4.2’lik Deprem Sonrası Okullar Boşaldı!
İçeriği Görüntüle

Mersin’in Tarsus ilçesinde 2017 yılında yürütülen ve 4 Kasım’da ani şekilde sonlandırılan kazı, Türkiye’de son yılların en çok konuşulan gizemlerinden biri olmaya devam ediyor. Kazının gerekçesi, içeriği ve sonuçları hiçbir zaman kamuoyuna resmi olarak açıklanmadı. Ancak kamuoyunda ve sosyal medyada yayılan iddialar, bölgedeki çalışmanın sıradan bir arkeolojik kazıdan çok daha fazlasını içerdiği yönündeydi. En çok konuşulan iddia ise, "farklı bir İncil versiyonunun bulunduğu" yönündeydi.

İncil’in Versiyonları Zaten Vardı

İncil dediğimiz dini metin, aslında tek bir kitaptan ziyade, farklı dönemlerde yazılmış dört kanonik metinden oluşur: Markos, Matta, Luka ve Yuhanna. Bu metinlerin tamamı Hz. İsa’nın ölümünden en az 30-40 yıl sonra, yani MS 65-110 yılları arasında kaleme alınmıştır.

Bu nedenle, Hz. İsa’ya ait sözlerin birebir kayda geçirilmiş hali değil, sonraki nesillerin aktarımlarıdır. Hristiyanlık tarihi boyunca bu dört İncil dışında birçok "apokrif" (kutsal kabul edilmeyen) metin ortaya çıkmıştır: Barnabas, Tomas, Yahuda ve Meryem İncilleri gibi. Özellikle Nag Hammadi gibi arkeolojik keşifler bu çeşitliliği net şekilde ortaya koymuştur.

“Gizli bir İncil bulundu” iddiası, ilginç olsa da bilimsel olarak yeni bir durum yaratmaz; çünkü Hristiyanlık tarihinde zaten birçok farklı anlatı mevcuttur.”

Tarsus Kazısı (3)

Vatikan Ziyareti ile Bağlantısı Var mıydı?

Tarsus’taki kazının Kasım 2017’de tamamlanmasının ardından, Şubat 2018’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Vatikan’a gerçekleştirdiği ziyaret, komplo teorilerine zemin hazırladı. Ancak diplomatik kaynaklara göre bu ziyaretin ana gündemi, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararıydı.

Uzmanlar, bu ziyaretin kazı ile ilgisinin olmadığını, Türkiye-Vatikan ilişkileri çerçevesinde gerçekleştiğini belirtiyor.

“İncili Bulduk” İddiaları Ne Kadar Gerçekçi?

Söylentilere göre, kazı alanında "Barnabas İncili" gibi alternatif bir kutsal metin bulunmuştu. Ancak bu tarz metinler zaten çeşitli zamanlarda, özellikle Ortadoğu coğrafyasında ele geçirilmişti. Bu nedenle, Vatikan'ı "endişelendirecek" yeni bir bulgunun çıkması olasılığı düşük görülüyor.

Ayrıca hükümet yetkililerinin ya da devletin istihbarat birimlerinin bu kazı hakkında herhangi bir açıklama yapmaması, olayın sansasyonel değil, teknik bir mesele olduğuna işaret ediyor.

Tarsus Kazısı (5)

"Sıradan Bir Kazı Değildi" Diyenler Var

Öte yandan bazı yerel kaynaklara ve tanıklara göre, kazı bölgesinde güvenlik önlemleri olağanüstü düzeydeydi. Kazının yerleşim yerinin tam ortasında yapılması, sürecin uzun sürmesi ve halktan gizlenmesi şüpheleri artırdı. Bazı iddialara göre kazı sırasında önemli bir tarihi belge ya da yapıya ulaşıldı, ancak bu bilgi kamuoyundan gizlendi.

Bir diğer iddia ise, kazının "kriminal" bir olayla bağlantılı olabileceği yönünde. Tarsus kazısı, klasik bir arkeolojik kazıdan ziyade, hem istihbarat hem de kolluk kuvvetlerinin ilgi gösterdiği kapalı bir operasyon niteliği taşıyordu.

Hatay ve Çevresi: Tarihin Kayıp Sayfaları

Hatay ve çevresi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı inançların kesişim noktasında yer almış özel bir coğrafya. Bu nedenle Tarsus kazısının bu bölgede gerçekleştirilmiş olması, arkeolojik açıdan yüksek potansiyelli bir bölgeye işaret ediyor. Ancak yıllar geçmesine rağmen kazıda ne bulunduğuna dair resmi ve bilimsel bir açıklama yapılmamış olması, spekülasyonların sürmesine yol açıyor.

Tarsus Kazısı (6)

Muhabir: Haber Merkezi